Budist rahiplikten İbiza’da parti organizatörlüğüne uzanan bir hayat: İspanyol bir çocuğun kendini bulma hikâyesi

"Manastırı büsbütün terk etmek çok büyük bir şoktu. Gerçek hayata dair hiçbir şey bilmiyordum. Daha evvel hiç çıplak bir bayan görmemiştim. Bu yüzden İbiza'daki birinci günlerimden birinde annem beni nüdist plajına (çıplaklar plajı) götürmenin yeterli bir fikir olduğunu düşünmüştü. Beni yarım saatliğine plaja bıraktı. Tam olarak şoktaydım, ne yapacağımı bilmiyordum"

Binlerce kadın bir saat içinde yanarak can verdi ama bu faciayı hiç kimse hatırlamıyor… ‘2.000 kadının ölmesi 2.000 sandalyenin yanması gibiydi’

"Abartılması imkânsız bir sahne, tanım edilemez bile..." The New York Times, binlerce bayanın can verdiği kilise yangınını bu sözlerle aktarıyordu okurlarına. Ne var ki 2.000'den fazla bayanın hayatını kaybettiği bu vahim olay, tarihin tozlu sayfaları ortasında kaybolup gitti. Pekala neydi bu faciayı bu kadar "önemsiz" kılan şey?

Oyunculuğu bırakıp çiftçi olmuştu: Ellerim kirli belki ama bu hayat çok bereketli

Gencecik yaşında şöhreti bulan ünlü oyuncu, bütün bu pırıltılı hayatı geride bırakıp değişik bir hayata yöneldiğinde herkes evvel çok şaşırmıştı. Neredeyse hayatının o vakte kadar olan kısmını kırmızı halıda, spot ışıklarının altında, hoş kıyafetler içinde ve her çeşit konfora sahip olarak geçiren oyuncu nasıl olup da bu yeniliğe ahenk sağlayabilecekti!